Tüberöz Meme Cerrahisi
- Anasayfa
- Tüberöz Meme Cerrahisi
Tüberöz Meme
Gelişmekte olan memenin boyut ve şekli üzerinde etkili olan tüberöz meme, doğuştan gelen bir problemdir. Tüberöz meme problemi olan her kadın bu durumun farkında olmayabilmektedir. Hafif bir etkilenme ile bu problemi yaşayanlar da olabilmektedir. Tüp meme ya da keçi memesi olarak da isimlendirilen bir durumdur. Doğru tanının konulması ve tedavi planlamasının iyi yapılması; tüberöz meme cerrahisinde önemlidir.
Hangi Durumlarda Cerrahi Operasyon Yapılmaktadır?
- Areola ve meme altı katın alt kısmı arasındaki cilt az ise; tüberöz meme cerrahisi yapılmaktadır.
- İki meme arasında geniş bir boşluk olması ve aynı zamanda memelerin dar, uzun şekilli olmaları durumunda; tüberöz meme cerrahisine başvurulmaktadır.
- Memelerin orantısız şekilde büyük veya kabarık olması, areolanın fıtıklaşmaya başlaması halinde; tüberöz meme cerrahisi ile bu durum düzeltilmektedir.
- Meme altı katlantısının yüksekte olması, memenin sarkması, idealinden daha dar ve uzun gözükmesi gibi durumlar; tüberöz meme cerrahisi ile giderilmektedir.
Tüberöz Meme Cerrahisi Hazırlık Süreci
Tüberöz Meme Cerrahi Uygulaması
Tüberöz meme cerrahisi, hastaya genel anestezi ile uygulanmaktadır. Tüberöz meme probleminin yaşanmasına sebebiyet veren daralma halkası tespit edilmektedir ve sonrasında bu halka serbest bırakılmaktadır. Meme implantı yerleştirilmektedir ve sonrasında implant ile hastanın cildi uzamaktadır. Bazı hastalarda büyütme ile ilgili sonuç daha hızlı alınabilmektedir. Ancak bazı hastalarda birkaç aydan birkaç yıla kadar süren bir bekleme süresi bulunmaktadır. Sürecin zorluğu, hastadan hastaya göre farklılık göstermektedir. Fakat başarı oranı yüksek olan bir cerrahi işlemdir.
Ameliyat Sonrası ve İyileşme Dönemi
Tüberöz meme cerrahisi sonrasında hastanın memeleri sargı ile sarılmaktadır ve bu aşamada hastanın daha kısa süre içerisinde iyileşebilmesi için cerrahi sütyen takması önerilmektedir. Hastanın ameliyattan bir gün sonra kısa aralıklar ile yataktan kalkmasında herhangi bir problem bulunmamaktadır. Kan pıhtısının oluşmasının engellenebilmesi için aralıklarla yürüyüşe çıkması önerilmektedir.
Hastanın dirsekleri omuz hizasını aşmadığı sürece kollarını kullanmasında da bir sakınca bulunmamaktadır. Bu süreçte şişme veya morarma görülebilmektedir. Ancak 2 hafta içerisinde herhangi bir ağrı kesici ilaç alınmadan hasta eski haline geri dönmektedir. Egzersiz yapmak veya hayatın yoğun rutinlerine geri dönmek için ise; ortalama 6 hafta beklenmesi gerekmektedir. Doktor onayı almadan yoğun faaliyetlerde bulunulmamalıdır.
Doktoru hastaya ameliyattan sonraki bir yıl içerisinde takip randevuları oluşturmaktadır. Bu randevulara aksatmadan gidilmelidir. Ayrıca süreç içerisinde herhangi bir problem yaşanır ise; doktorun bu durum ile ilgili bilgilendirilmesi gerekmektedir. Hastanın bu süreçte meme başı ve areola bölgesinde hissizlik var ise; bunun geçici olduğunu bilmesi gerekmektedir. Birkaç haftadan bir yıla kadar bir süre içerisinde, bu hissizlik geçmektedir. Hissizliğin daha uzun süre devam etmesi, şiddetli bir ağrının hissedilmesi durumunda; doktor ile iletişime geçilmelidir.